LEHİSTAN

“Lehistan Elçisi Nerede?”

Bugün sizlerle tarih sayfalarından ilginç bir anekdotla birlikteyiz. Hikaye, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan bir olayı anlatıyor ve Lehistan (Polonya) vekilinin varlığıyla ilgili bir soruya odaklanıyor.
0 Paylaşımlar
0
0
0

Merhaba değerli okuyucular! Bugün sizlerle tarih sayfalarından ilginç bir anekdotla birlikteyiz. Hikaye, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan bir olayı anlatıyor ve Lehistan(Polonya)’nın paylaşımıyla alakalı. Hadi başlayalım!

Lehistan’ın Bölünmesi

Rusya, Prusya ve Avusturya tarafından gerçekleştirilen Polonya-Litvanya Birliği’nin son bölünmesini tanımayan tek devlet olarak; Polonyalıların ortak belleğinde yer edinmiştir Osmanlı. Hatta Polonya’da hala sıkça tekrarlanan bir anekdot vardır. Hikayeye göre, Osmanlı şef protokolü ile yardımcısı arasında geçen bir diyalog anlatılır. Osmanlı Sultanı tarafından kabul edilen diplomatik heyetlerinin her karşılandığında, Lehistan vekilinin boş koltuğunu gören Osmanlı protokol şefi, gösterişli bir şekilde şöyle sorarmış: “Lehistan elçisi nerede?”… Ve her seferinde yardımcısından aynı cevabı alırmış: “Sayın Başkanım, Lehistan elçisi hayati engeller nedeniyle gelememiştir.” Bu diyalog, paylaşım masasındaki devlet temsilcilerini rahatsız edermiş. Bu hikayenin ilk yazılı kaydı, 1936-45 yıllarında Türkiye’nin Polonya büyükelçisi olan Michał Sokolnicki'(1880-1967)ye aittir. Sokolnicki ise hikayeyi Türk subayı ve devlet adamı Ali Fuat Cebesoy’dan (1880-1968) duyduğunu belirtir. Cebesoy, sembolik olan bu diyalogun padişahlık sona erene kadar devam ettiğini ve buna Sultan II. Abdülhamid döneminde genç bir subay olarak şahsen tanıklık ettiğini de iddia etmiştir. Ancak, bu anlatının doğruluğu konusu tarihçiler tarafından ciddi şekilde sorgulanmıştır, çünkü 19. yüzyılın başlarında böyle bir kayıt bulunamamıştır. Bununla birlikte, bu anekdot, Polonya’nın kolektif belleğinde ve devlet politikası aracı olarak önemli bir rol oynamıştır.

Osmanlı’nın Tutumu

Photo Credit: eesiag.com websitesi

Osmanlı İmparatorluğu’nun Polonya-Litvanya bölünmelerini tanıyıp tanımadığı da tartışmalıdır. Daha da doğrusu, Osmanlıların söz konusu bölünmeleri onaylamak için herhangi bir açık tutumu yoktur. Viyana Kongresi’nin (1814-1815) temel kararlarından birisi, Varşova Dükalığı’nın (Księstwo Warszawskie) Rusya ve Prusya arasında bölünmesiydi. Varşova Dükalığı; Napolyon’un 1807’de Prusya’dan alınan Polonya topraklarından oluşturduğu, bağımsız bir Polonya devletiydi ve Fransa ile ittifak halindeydi. Başlangıçta bir uydu devlet olarak oluşturulmuş olsa da, Polonyalıların tam anlamıyla egemen bir devlet olarak eski statülerini yeniden kazanabileceği umutları vardı. Ancak bu umutlar, Napolyon’un Rusya’ya karşı kampanyasındaki başarısızlığı (1812) ve Viyana Kongresi’nin, Napolyon’un yenilgisinden sonra Avrupa’nın haritasını yeniden çizen kararları nedeniyle baltalandı. Bununla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu, Kongre’ye davet edilmemişti. Bu nedenle, Osmanlı devletinin Polonya-Litvanya’nın bölünmesine yönelik sözde protestolarının ne ölçüde aktif olduğu da tartışmalıdır.

Polonya-Litvanya Birliği

1795 yılında Polonya’nın haritadan silinmesi Osmanlı İmparatorluğu’nda fark edilmedi değil… On dokuzuncu yüzyılın önemli Osmanlı tarihçisi ve devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa (1822-1895), Osmanlı İmparatorluğu’nun Tarihinde şunları söylemiştir: “Bu talihsiz haber [Polonya-Litvanya’nın bölünmesi], Sadrazam’a bir uyarıydı. Bu nedenle Osmanlılar, temel askeri ve mali reformu en kısa sürede tamamlamayı tercih ettiler” (Ahmed Cevdet Paşa, 1270-1301 [1853-1883]). Dahası, bazı Osmanlı devlet adamları bölünmeleri gerçekten de kınadılar. Polonya’ya dönük siyasi faaliyetlerini Osmanlı topraklarında organize eden, önemli siyasilerden biri olan Michał Czaykowski’nin (Mehmed Sadık Paşa, 1804-1886) kızı Karolina Suchodolska (yak. 1835-yak. 1900); Polonyalı gezgin Antoni Zaleski’ye (1858-1895) babasının arkadaşı olan eski yeniçeri birlikleri komutanı ve Sultan Mahmud II’nin seraskeri olan Benderli Hüseyin Paşa’nın yalnızca yedi Avrupa hükümdarını tanıdığını da anlatmıştır (Lehistan-Litvanya Kralı ve altı prens!). Yani, Polonya-Litvanya Birliği’ndeki bölünmeleri resmen tanımamıştı.

Son Olarak

Sonuç olarak, Lehistan vekilinin nerede olduğunu sorma şeklindeki bu sembolik diyalog; Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan bir anekdot olarak hafızalarda kalmıştır. Gerçekten de Osmanlıların Polonya-Litvanya’nın bölünmelerine ne ölçüde müdahil oldukları ve bunu onaylayıp onaylamadıkları tam olarak belirlenememiştir. Bununla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu’nun Polonya’nın kaybını ve Polonyalılarla olan bağlarını dikkate aldığı tarihî kaynaklardan da anlaşılmaktadır.

Umarım bu anekdot sizin için ilginç olmuştur. Tarih, bizi her zaman geçmişteki olaylara dair yeni şeyler keşfetmeye yönlendirir. Bir sonraki blog makalemizde görüşmek üzere!


Not: Bu blog makalesi, tarihi bir anekdotu anlatmak amacıyla oluşturulmuştur ve gerçekleştirilen bölünmelerin Osmanlı İmparatorluğu tarafından nasıl değerlendirildiğine ilişkin bazı tartışmalı noktalar içermektedir. Bu nedenle, belirtilen bilgilerin tarihsel doğruluğunu teyit etmek için ilgili kaynakları da gözden geçirmenizi öneririm.

0 Paylaşımlar
Bir yanıt yazın
Beğenebileceğiniz Benzer Makaleler
Karaim-Yahudileri-foto

Karaylar ve Litvanya

Yıllardır Rusya'nın zulümleri ve ırklar arası çatışmaların arasında kalan ancak günümüze kadar her Türk toplumu gibi varlıklarını son derece iyi bir şekilde koruyan Karaylar günümüzde Litvanya ve çevre ülkelerde yaşamaktadır.